Otizmli çocukların müziğe ve müzik terapisine özellikle duyarlı oldukları sıklıkla rapor edilmiştir (Benenzon, 1976; Alvin, 1978; Applebaum diğerleri, 1979; DeMyer, 1979; Sloboda ve diğerleri, 1985; Thaut, 1987, 1988; Wimpory&Nash 1999; Gadberry 2005). Müziğin kullanımı otizmli çocukları motive etmek ve sosyal zamanlarındaki temel boşluğu doldurmak açısından uygundur. Bu açıdan bakıldığında müziğin işlevi sosyalleşmeyi sağlayarak bireyi topluma kazandırmaktır.
İşitsel bir uyaran olarak müzik otizmli çocukla iletişim kurmak için iyi bir yoldur. Dış seslere karşı tepkisiz kalan bir çocuk, müziksel seslere karşı aşırı duyarlılık gösterebilir. Duyular arası bir bütünlük kurmak için müzik kullanılabilir.
Gadberry (2005)’nin belirttiğine göre Steven ve Clark müzik terapi tekniklerini 5 – 7 yaş arasında değişen beş çocukta denemiştir. Sekiz oturum sonucunda otizm ölçeğindeki sonuçlarda önemli bir gelişme olduğunu görülür. Aynı zamanda gelişimsel olgunlukta da önemli bir artış gözlemlenir. Genel olarak müzik terapi tekniklerinin otistik çocuklarda olumlu sosyal davranışlarının iyileştirilmesinde önemli bir etkisi vardır.
Thaut (1988), otizmli çocuklarda müziksel tepki üzerinde çalışmıştır. Çalışmaları, otizmli çocukların olağandışı müziksel yetenekleri ve müziksel tepkileri olduğunu gösterir. Bulduğu veriler otizmli çocukların ürettiği tonal dizilerin araştırmacı tarafından oluşturulan ölçeklerde (orjinallik, ritim ve sınırlılık) yüksek olduğunu gösterir.
Brunk (1999), müziğin otizmli çocukların iletişiminde ve eğitiminde eşsiz bir yol olduğunu, tedavi ve öğrenim aracı olarak etkililiğinin iki farklı terapi ve eğitim çerçevesi sağlayabilme yeteneğinden geldiğini söyler. Müzik tutarlı, kararlı ve tahmin edilebilir bir çevre oluşturur. Güncel bir şarkının melodisi, armonisi ve ritmi, stresli ya da yabancı bir ortamda çocuğun rahat etmesine yardımcı olur. Müzik aynı zamanda sınırsız bir esneklik de sağlayabilir. Zaman zaman çocukla birlikte değişir, çocuğun davranış ve duygularını yansıtabilir.
Trevarthen, Aitken, Papoudi ve Robarts (1998)’a göre müzik terapi otiszmli çocukların tedavisinde etkilidir, sosyal etkileşimde ve duygusal iletişimde onlara yardımcı olur. Otizmli çocuklar üzerinde yürütülen birçok vaka incelemesi pozitif sonuçlar verir. Belgelendirilen gelişmeler olumlu sosyal davranışların, çevresel bilincin, seslendirmenin ve dikkat aralığının, vokal taklidin, iletişimin, diğer insanlarla doğaçlama oyunların ve göz kontağının arttığını gösterir. Buna ek olarak genel olarak müzik terapisinde kullanılan müzik, otizmli çocuklara hem güven hem de özgürlük duygusu sağlar.
Wimpory ve Nash (1999)’a göre otizmli çocuklarda müzikle etkileşim terapisi etkileşimsel oyunlar çerçevesinde düşünülür. Bu aynı zamanda normal çocukların dil gelişimleri ile de paralellik gösterir. Otizmli çocukların aileleri onlarla iletişim kurmaya çalışsalar da sözlü diyalog kuramazlar. Müzikal etkileşim terapisi bilişsel ve motor becerilerin gelişmesinde etkilidir.
“Normal çocuklar oyunlarla gelişme gösterirler. Müzikal etkileşim terapisinin amacı, davranışları ve çocukların algısını geliştirmektir, müzikal diyaloglar yaratarak çocuğun aile ve çevre ile olan etkileşimini artırmaktır. Müzik genellikle otizmli çocukların sosyal durumları anlamasına yardım eder. Müzisyenin amacı çocuğa iletişim tecrübesi vermektir ve çocuğun hareketlerini dengelemektir. Müzisyen, çocukla iletişim kurmak için bir yapı iskelesi oluşturur” (Wimpory and Nash, 1999:18).
Wimpory ve Nash (1999)’da belirtilir ki Hobson, Newson, Wimpory ve Fein’e göre müzikal etkileşim terapisinin araştırma ve pratiklerinin bulguları, etkileşim temelli teorik perspektifle uyumludur. Minimum düzeyde karşılıklılık gereklidir çünkü temelde paylaşılan anlamlar, iletişim ve sosyal tarafsızlık otizmli çocuklarda önemlidir; gecikmelerin ve dildeki hataların düzelmesine, oyunları taklit etmesine katkıda bulunur.
Steven ve Clark (1969) müziğin otizmli çocukların tedavi modelinde bir destek sağlamak amacıyla kullanılması gerektiğine işaret ederken Rimland, müziksel ilginin ve yeteneğin otizmli çocuklarda evrensel olduğunu öne sürer (Aktaran, Gadberry, 2005:4). Müziksel ilgi; işitsel uyaranların otizmli çocuklarda diğer uyaranlara karşı baskınlığı, müziğin de bu noktada çocuğun ilgisini çekme anlamında önemli bir işlevi üstlenmesi açısından evrensel olarak düşünülebilir. Yetenek söz konusu olduğu zaman yüksek fonksiyona sahip bazı otizmli çocuklarda müziksel anlamda üstün yetenekler görülse de, evrensel olarak nitelendirilemez.
Literatür kapsamında otizmli çocuklarla müzik terapi üzerine yapılan araştırmaların iki grup altında toplandığı görülür:
a) Müzikal duyarlılığın artıp artmadığını gözlemlemeye yönelik yapılan araştırmalar (Algılama üzerine odaklanan araştırmalar)
b) Müziğin etkisiyle sosyal davranış değişimini üzerine yapılan araştırmalar
Müzikal duyarlılık üzerine yapılan araştırmalar psikolojik-nörolojik araştırmalar kapsamında değerlendirilir. Genel olarak bütün araştırmaların çıkış noktası otizmli çocukların müziğe karşı olan aşırı ilgileridir. Bu aşırı ilgi, yüksek fonksiyonlu otizmli çocuklarda yüksek müzikal algıyı da beraberinde getirir. Yapılan müzik çalışmaları ve çalgı eğitimi ile müzikal algı üzerine odaklanılır. Yapılan kimi çalışmalarda mutlak kulak özelliğine sahip olan otizmli çocuklara rastlanır, bu çocuklar belirli bir frekansı olan her sesin nota karşılığını söyleyebilme yeteneğine sahiptirler. Sonuç olarak müzikal duyarlılık üzerine yapılan araştırmalar nörolojik araştırmalar kapsamında düşünülür.
Müziğin etkisiyle sosyal davranış değişimi ve müziğin tedavi edici etkisi üzerine yapılan araştırmalarda, herhangi bir şekilde müzikle ilişkilenen otizmli çocuğun problem davranışlarının seyri takip edilir. Aynı zamanda otizmin belirtileri olan; sosyal iletişim zorluğu, göz teması kuramama vb. hastalığa özgü problemleri azaltmak için müzik terapiden faydalanılır. Bu çalışmaların ortak özelliği çocuğun sosyal iletişim sorunlarını ortadan kaldırmaya yönelik meseleleri ele almasıdır.