Otizm, Yunanca’da öz, kendi, benlik anlamlarına gelen “otos” sözcüğünden türetilmiştir. “Otizm” teriminin ilk defa Eugen Bleuler tarafından 1911 yılında kullanıldığı düşünülmektedir. Bleuler dış dünyadan kendisini soyutlamış olan bireyler için bu terimi kullanmıştır.
Leo Kanner 1938 yılında 11 çocuğu gözlemleyerek “otizm”le ilgili tanılamayı yapmıştır. Buna göre, “otizm” duygusal ve sosyal yetersizliğe sebep olan doğuştan gelen bir gelişimsel yetersizliktir. Bu, 1943 senesindeki makalesinde yayımlanmıştır. Hans Asperger de 1944 senesinde bir makale yayımlamış ve çevresindeki diğer kişilerle normal duygusal ilişki kuramayan çocuklarla ilgili gözlemlerini aktarmıştır.
DSM- IV tanı kriterlerine göre “Otizm” bireylerin sosyal iletişim, etkileşim ve davranışlarını olumsuz olarak etkileyen karmaşık, yaygın bir gelişimsel bozukluktur. “Otizm”, otistik spektrum bozukluğu kategorisindeki en temel alt grup olarak kabul edilmektedir. Genellikle 3 yaştan önce ortaya çıkmaktadır. Erkeklerde kızlara oranla daha fazla görülmektedir.
[embedplusvideo height=”382″ width=”630″ standard=”http://www.youtube.com/v/vISLhJ6fRz0?fs=1″ vars=”ytid=vISLhJ6fRz0&width=630&height=382&start=&stop=&rs=w&hd=0&autoplay=0&react=1&chapters=¬es=” id=”ep9945″ /]