Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the loginizer domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/muzikveo/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA MÜZİKLE TEDAVİ UYGULAMALARI – Müzik Otizm

TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA MÜZİKLE TEDAVİ UYGULAMALARI

 Burçin UÇANER, Birsen ÖZTÜRK

1-3 Mayıs 2009 1. Uluslararası Eğitim Araştırma Kongresi

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi

 

Therapeuein: Yunanca hizmette bulunmak, hastayla ilgilenmek, çare bulmak anlamlarını ifade eden müzikle tedavinin dünyada ve Türkiye’de binlerce yıllık bir geçmişi vardır. Türklerin en eski ataları tapınma ve büyünün yanı sıra iyileştirmede de müzikten yararlanmışlardır (Uçan, 2000). İlkel kabilelerdeki sihirbaz doktorlar, hastanın veya onun bedenindeki kötü ruhun ses ve şarkısını bularak onu iyi etmeye çalışırlardı. Afrika’da bazı kabileler bugün dahi müzikle terapi geleneğini devam ettirmektedirler. “Zar” ayini, Habeşistan’da şeytan çıkarmak ve Zambiya’da hastaların teşhis ve tedavisi için kullanılmaktadır. Kenya’da Mola kabilesinde trans ayini ile hastanın yarı ölü halde komaya girmesi sağlanır. Hasta ayılınca iyileşmiş olur. Sudan’da sihirbaz doktorlar yaptıkları tedavi ayini ile korkuyu yenebilmektedirler (Ak,2006:18). Jung antik Yunan’da yaklaşık İ.Ö.1000’de müziğin şifalı olduğunu bularak çeşitli mitolojik bilinç kademelerinde uygulayarak ispatlamıştır (Doğan, 2006:60). Eski Yunan tanrısı Heros Asklepios hekimlik tanrılığına yükselince M.Ö.4.yüzyılda Bergama’da sağlık koruma yurdu kurmuştur. Burada telkin, fizyoterapi ve müzik terapinin bugün halen kullanılan çeşitli tedavi yöntemlerini uygulamıştır(Ak, 2006:28). Müziğin tedavideki yakın tarihçesine bakacak olursak ; Praglı Müzikterapist Raudnitz, 1848’de psikozlarda ilk defa müziğin tıptaki önemini inceleyen kişi olmuştur (Doğan, 2006:66). 1959’da Viyana’da  1973’te Almanya’da “Müzik-Terapi-Derneği” kurulmuştur. Çin ise müzik tedaviyi teknoloji ve yenilikçi olarak anestezilerdeki elektro akapunktur tedavilerinde kullanmaktadır (Doğan, 2006:123).

Uzunca bir süre unutulan müzikle tedavi yönteminin önemi, son yıllarda tekrar fark  edilmiştir. Bu çalışmada dünyada müzikle tedavi eğitimi veren okullar, müzikle tedavi dernekleri tanıtılmış ve bu alandaki bilimsel çalışma sonuçlarına yer verilmiştir.

 

Dünyada Müzikle Tedavi Eğitimi ve Bazı Dernekler

Norveç’te Müzikle Tedavi Eğitimi ve Dernekleri:

Norveç küçük bir ülke olmasına rağmen, müzik terapisi konusunda son 30 yılda oldukça hızlı gelişme göstermiştir. 1980’li yıllarda müzikle tedavi aktiviteleri başkent Oslo civarında yoğunlaşmıştır. 1991 yılında Norveç hükümeti, özel ihtiyaçları olan insanların da normal insanlar gibi kendi özel çevresinde çalışmaya, okula gitmeye ve hobi geliştirmeye hakkı olduğunu ortaya koyan “birleştirme” reformunu hayata geçirmiştir. Bu reform sayesinde müzikle tedaviye ilgi hızla artmış ve bunun sonucunda “Norveç Müzik Akademisi” altı aylık bir program başlatmıştır. Bu program daha sonra açılacak olan “müzikle tedavi” programına hazırlık olmuştur. Günümüzde müzikle tedavi programı Norveç Müzik Akademisinde yüksek lisans (master) programı olarak varlığını sürdürmektedir. Norveç Müzik Akademisindeki Müzik Terapi master programında öğrencilerin bir senelik müzik ve sağlık programını tamamlamaları istenmektedir. Bu programdan mezun müzik terapistleri haftada bir gün müzikten faydalanarak hayat kalitesini arttırmayı sağlayacak sahada pratik çalışma yapmaktadırlar. Bu saha çalışmasında müzik terapistleri engelli çocuklarla, tutuklularla, huzurevindeki yaşlılarla ya da psikiyatrik hastalar ile çalışabilmektedirler. Norveç’te müzik terapistleri, müzik eğitimi kültür çalışanları ve sağlık çalışanları arasındaki sınırlar çok belirgin değildir. Birbirini izole etmekten çok her alanın çalışanı işbirliği için yollar üretmektedir(Almaas, 2008:98).

 

Letonya’da Müzikle Tedavi Eğitimi ve Dernekleri:

1940 yılında başlayıp 1991 yılında tamamen biten Sovyet işgali sırasında engelli ve psikolojik rahatsızlıkları olan hastalar toplum içerisinde görülmemekteydi. Onlarının bakımını aileleri üstlenmekte ya da özel kurumlara yerleştirilmekteydiler. 1991 yılındaki bağımsızlıktan itibaren Letonya’da psikoloji bilimi özellikle bayanların ilgisini çekmeye başlamıştır. Müzikle terapi ve diğer yaratıcı terapiler de buna dahil olmuştur. 1998 yılında Mirdza Paipere Liepaja Almanya’dan aldığı destek sayesinde pedagoji akademisinde ilk müzikle tedavi kursunu düzenlemiştir. Bu ilk kurslar Witten-Hendecke Üniversitesinden Dr. Reiner Hauss tarafından yönetilmiş, çocuklar ve gençlere yönelik müzikle tedavi uygulanmıştır. 2003 yılında Rigas Stradina Üniversitesinde tıp fakültesine bağlı tam zamanlı“sanat terapisi” master programı açılmıştır. Programda görsel sanatlar, müzik ve dans terapisi, medikal ve psikoterapik metodolojiye ağırlık verilmiştir. 2003 yılından beri Letonya’da uluslararası sanat tedavisi konferansları verilmekte, İngiltere, İskoçya, Rusya ve Almanya’dan gelen uzmanlar seminerler düzenlemektedirler. Ayrıca başkent Riga’da sanat terapisi derneği kurulmuştur (www.arttherapy.lv). Son olarak 2006 yılında Akademiye bağlı müzik terapisi programı açılmış ve müzik terapisi derneği kurulmuştur (Lagzdina, 2008:355).

 

Japonya’da Müzikle Tedavi Eğitimi ve Dernekleri:

Japonya’da müzikle tedavi 1950’lerden itibaren öğretmenler, psikologlar ve psikiyatristler arasında arasında ilgi çekici bir alan olmuştur. 1960’lı yıllarda Dr. Yamamatsu (psikolog), Dr. Matsui (psikiatrist), Dr. Murai (profesyonel müzisyen ve psikiyatrist) müzik terapisi uygulanmaya başlamıştır. 1970’li ve 1980’li yıllarda bu konuya ilgi iyice artmıştır. Yurtdışında eğitim alan veya kendini müzikle tedavi konusunda geliştiren insanların sayısı bu yıllarda oldukça artmıştır. Bu kişiler rehabilitasyon merkezlerinde, hastanelerde ve hemşire evlerinde müzikle tedaviyi uygulamışlardır. Aynı zamanda müzikle tedavi çalışma gruplarından yola çıkarak zamanla yerel müzik tedavisi dernekleri kurulmuştur. Bu derneklerden biri “Klinik Müzik Terapisi Derneği” diğeri ise “Bio-Müzik” derneğidir. Bio-Müzik derneği 1995’te “Müzik Terapisi Japon Federasyonu (JFMT)” ne ve 2001 yılında “Japon Müzik Terapisi Derneğine” -Japanese Music Therapy Association (JMTA) dönüşmüştür ( 6,030 üyesi bulunmaktadır). JMTA Japonya’daki üniversite ve müzik kolejlerinde uygulanmakta olan 15 müzikle tedavi programını onaylamaktadır. JMTA müzikle tedavi alanında 4 yıllık müfredat programı sunmaktadır. Öğrenciler 4 yıllık programı tamamladıktan sonra “yerel terapist” olarak sertifika almaktadırlar. Mezun olduktan sonra gerçek” müzik terapisti” olmak için 3 yıl gözlem altında çalışmaktadırlar (Okazaki:2003).

 

İngiltere’de Müzikle Tedavi Eğitimi ve Dernekleri:

İngiltere’de müzikle tedavinin zengin ve uzun tarihi var. Orta çağdan 20. Yüzyıla kadar küçük insan gruplarından başlayarak bugün bir meslek olarak kabul edilen müzikle tedavi alanında yaklaşık 600 pratisyen bulunmaktadır. Müzikle tedavi uzmanları ulusal sağlık hizmeti veren merkezlerde, okullarda, hapishanelerde, hastanelerde, ve özel müzikle tedavi merkezlerinde çalışmaktadırlar. İngiltere’de iki önemli müzikle tedavi derneği bulunmaktadır. 1958 yılında Juliette Alvin tarafından kurulan “Büyük Britanya Müzik Terapisi Topluluğu( The British Society for Music Therapy-BSMT)” ve 1976 yılında profesyonel müzik terapistlerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulan Profesyonel “Müzik Terapistleri Derneği (The Association of Professional Music Therapists-APMT)”. Bu iki kuruluş beraber, yakın temas içerisinde çalışmaktadır ve yakında yeni bir organizasyon oluşumuna gidecektir (ODELL, 2009). BSMT’nin kurucusu Juliette Alvin , Guildhall Müzik ve Drama Okulu tarafından devet edilmiş ve ilk mezuniyet sonrası müzikle tedavi eğimi kursunu 1968 yılında düzenlemiştir. Ardından 1974 yılında Nordoff-Robbins Londra’da müzikle tedavi merkezi kurmuştur. Bu merkezlerde ilk çalışmalar öğrenme güçlüğü olan çocuklar ve yetişkinlerle, ruh sağlığı yerinde olmayan kişilerle ilgili olarak yapılmıştır. Çalışma alanları okul öncesi okullar, fiziksel engelli ve nörolojik hastalıkları olan çocuk ve yetişkin merkezleri, yaşlılar, işitme problemli kişiler için merkezler ve hapishanelerdir. 1990 yılından beri müzikle tedavi konusunda İngiliz yazarlar tarafından pek çok yayın yapılmıştır. Müzikle tedavi 1997 yılında tıbbı tamamlayıcı ve devlet tarafından onaylanan bir meslek haline gelmiştir. Günümüzde altı eğitim merkezi bulunmaktadır. Hepsi yarı zamanlı veya tam zamanlı olmak üzere diploma veya master derecesi verecek durumdadır. Bu merkezler:

• Guildhall Postgraduate Diploma Kursu – at the Guildhall School of Music and Drama (University of York)

• Nordoff-Robbins Müzik Terapisi Master programı -City University

• Müzik Terapisi Master Programı – University of Surrey Roehampton

• Müzik Terapisi Master Programı- Anglia Polytechnic University

• Müzik Terapisi Diploma Programı – University of Bristol

• Müzik Terapisi İleri Düzey Diploması – Welsh College of Music and Drama

(Andsdell, 2002).

 

Arjantin’de Müzikle Tedavi Dernekleri:

Arjantin’de müzikle tedavi konusunda 4 profesyonel dernek bulunmaktadır. Birincisi 1966’da oluşturulan “Arjantin Müzik Terapisi Derneği (ASAM)”dir. Üniversite mezunları tarafından daha sonra “Arjantin Cumhuriyeti Müzik Terapistleri Derneği (AMURA)” kurulmuştur. 1990’lı yıllarda Patagonia bölgesinde Neuquen Müzik Terapistleri Derneği (AMUN) kurulmuştur. En son Buenos Aires şehrinde “Müzik Terapisi Derneği (AmdeBA)” kurulmuştur ve müzik terapistleri organizasyonu olarak hükümet tarafından destek görmekte, buraya üye olan müzik terapistleri kamu hastanelerinde görev alabilmektedirler (Ferrari, 2008).

 

Brezilya’da Müzikle Tedavi Eğitimi ve Dernekleri :

Brezilya’da müzikle tedavi 1970 yıllarda önemli bir meslek haline gelmiştir. 1972’de Rio de Janeiro’da “Conservatório Brasileiro de Música’da” ilk diplomalı müzikle tedavi kursunu başlatmıştır. Müzikle tedavi diploması MEC (Eğitim Bölümü) tarafından kabul gören bir diplomadır. 1996 yılında Dünya Müzik Terapistleri federasyonunun klinik ve pratik ilkelerine uygun olarak metodlar ve teknikler kullanılmıştır. Brezila’da şu an 1500 kadar mezun müzik terapisi bulunmaktadır. Bu terapistler aşağıda adları yazılan üniversitelerden mezun olmuşlardır.

Universidade Federal de Goiás (GO): Lisans ve yüksek lisans programı,

Universidade Federal de Pelotas (RS): Yüksek lisans programı

Escola Superior de Teologia (RS): Lisans Programı,

Feevale do Rio Grande do Sul (RS): Yüksek lisans programı,

Faculdade de Artes do Paraná (PR): Lisans Programı

Conservatório Brasileiro de Música (RJ): Lisans Programı,

Centro Universitário das Faculdades Metropolitanas Unidas (SP): Lisans Programı

Faculdade Paulista de Artes (SP): Lisans ve yüksek lisans programı,

Universidade de Ribeirão Preto (SP): Lisans programı

Universidade do Sul de Santa Catarina (SC): Yüksek Lisans Programı

Universidade Católica de Salvador (BA). Lisans Programı,

UBAM (União Brasileira das Associações de Musicoterapia) Brezilya’daki 12 müzik tedavi derneğini kapsayan bir kuruluştur. Amacı müzikle tedavinin bilimsel olarak gelişmesini sağlamak ve müzik terapistlerinin profesyonel ihtiyaçlarını desteklemektir. Brezilya’daki müzikle tedavi dernekleri şöyledir:

• Associação Gaúcha de Musicoterapia ,

• Associação de Musicoterapia do Rio Grande do Sul ,

• Associação de Musicoterapia de Santa Catarina ,

• Associação de Musicoterapia do Paraná ,

• Associação de Profissionais e Estudantes de Musicoterapia do Estado de São Paulo ,

• Associação de Musicoterapia de Ribeirão Preto,

• Associação de Musicoterapia do Estado do Rio de Janeiro ,

• Associação Mineira de Musicoterapia ,

• Associação de Musicoterapia de Minas Gerais ,

• Sociedade Goiana de Musicoterapia ,

• Associação Baiana de Musicoterapia ,

• Associação de Musicoterapia do Estado do Rio Grande do Norte ,

• União Brasileira das Associações de Musicoterapia (UBAM) (Maristela,2008).

 

Mısır’da Müzikle Tedavi Eğitimi ve Dernekleri:

Mısır’da müzikte tedavi konusunda akademik eğitim veren bir kurum bulunmamaktadır. Müzikle tedavi konusunda uzmanlaşmış hastane veya merkezler de bulunmamaktadır. Bunun yanında medikal kuruluşların çoğu geleneksel müzikle tedavi yöntem ve tekniklerini kullanmaktadırlar. Aynı zamanda 2001 yılında açılan ulusal enstitüde rehabilitasyon ve bağımlılık konusunda iyileştirme yöntemi olarak müzikle tedaviye yer verilmiştir. Mısır sağlık bakanlığı son zamanlarda çok sayıda hekimi özellikle müzikle tedavi konusunda eğitim almaları için yurt dışına göndermektedir (El-Saaded, 2005).

 

Türkiye’de Müzikle Tedavi Eğitimi ve Dernekleri :

Türkiye’de müzikle tedavi konusunda akademik eğitim veren herhangi bir kurum bulunmamaktadır. Ancak özel iki merkez olan TÜTEM ve TÜMATA (Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu) ‘da Türk Müziği ile tedavi çalışmaları yapılmaktadır. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de müzikle tedavinin önemi anlaşılmış ve bu alanda bilimsel çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.

 

Son Yıllarda Müzikle Tedavi Alanında Yapılan Bilimsel Çalışma Örnekleri

İngilizce dilini 2. dil olarak okuyan, Avustralya’ya yeni gelmiş göçmen öğrencilerin sınıf davranışlarına etkisini ortaya koymak amacıyla kısa süreli bir müzikle tedavi programı yapılmıştır. Haftada bir gün olmak üzere, iki ile beş hafta arasında değişen geçiş süresi içerisinde müzik terapisi grup toplantıları düzenlenmiştir. Çocukların okuldaki olumlu ve olumsuz davranışlarını ölçmek için davranış değerlendirme ölçeği kullanılmıştır. Farklı sınıflarda olan 43 öğrenci, öğrencilerin göçmenlik ve okula devam etme durumuna göre seçilmiştir. Random yöntemiyle öğrenciler 2 gruba ayrılmıştır. Araştırma projesi 20 hafta sürmüştür. Çocukların dışa vurdukları hiperaktivite ve agresif davranışlarda anlamlı ölçüde azalma görülmüştür. Diğer davranışlarında anlamlı bir fark görülmemiştir (Felicity, 2006). Ayakta tedavi edilen pediatrik onkoloji hastalarında müziğin etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Ayakta tedavi gören lösemili çocuk hastalara kendi kontrolleri için hastane ziyaretlerinde müzikle tedavi uygulanmıştır. İlk gelişlerinde çocuklar 20 dakika müziksiz dinlendirilmiştir; 2. ziyaretlerinde 20 dakika canlılıkları ve kalp atışlarının değerlerinde değişkenlik (HRV) yaratacak özellikte seçilmiş müzikler dinletilmiştir. Çocuklar kendi durumlarını objektif olarak ifade edebilecek durumda olmadıkları için onların yardımıyla veliler tedaviden önce ve sonra kendi çocuklarının rahatlık, canlılık, iyi olma, endişe, stres ve depresyon durumlarıyla ilgili “görsel benzerlik ölçekleri(VAS)” doldurmuşlardır. Tedavi boyunca (HRV)’leri hesaplayabilmek için hastaların kalp atışları gözlemlenmiştir. Parasempatik HRV parametreleri müzikle tedavide, yalnızca müziksiz dinlenmeye göre çok daha düşük bulunmuştur. Bunların dışında önemli farklar bulunmamıştır (KEMPER ,2008). Portekiz’de yapılan bir çalışmada, yarı açık cezaevinde bulunan hırsızlık, soygun, silah ve uyuşturucu taşıma, cinsel taciz ve cinayet gibi suçlardan tutuklanmış 15-18 yaş arası gençlerde hip hop müziğin etkisi araştırılmıştır. Çalışmaya katılan gençlerin çoğu hip hopun en çok sevdikleri müzik türü olduğunu söylemiş ama bunun yanında Çigan, techno ve rock müzik sevdiklerini de açıklamışlardır. Çalışma şu aşamalardan oluşmuştur: oturumların izlenmesi, MD’ye kaydedilen çalışmaların dinlenmesi, oturum kayıtlarının incelenmesi. Bu kayıtlar incelenirken gençlerin başkalarıyla temas etme durumları tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu durumlar:

• Başkalarının fikirlerini kabul etme veya reddetme durumları,

• Konuşma sırasındaki yüz ifadeleri ve ses tonları,

• Müzik enstrümanlarıyla temas etme derecesi,

• Müziksel sesleri ve ritim kalıplarını kullanma durumları

• Verilen görevlerdeki dikkat durumları,

• Müziksel aktivitenin ardından sonra yapılan tartışmaya katılım durumları incelenmiştir.

 

Bu çalışmada müzik, genç yetişkin katılımcılara farklı bir bakış açısı kazandırmıştır. Ayrıca gençlerin kimseyi tehdit etmeden daha güvenli hareket etme ve kendilerini daha kuvvetli ifade edebilmelerine neden olmuştur. Bunun yanında gençlerde kendi davranışlarını kontrol altına alma ve verilen uyarıcılara doğru tepki verme gözlenmiştir. Genç yetişkinlerin temel ihtiyaçları olan anlaşılabilme, kendileri için bir şeyler yapabilme, benzersiz ve saygın olma, bir grubun üyesi olma bu çalışmada uygulanan müzik terapisinin gençler üzerindeki olumlu etkilerindendir (Vasconcelo, 2008:395). Berhem 2008 ‘de yaptığı araştırmada Filistinli çocukların müzikle tedavi ile kendi duygularıyla başa çıkma becerilerini geliştirme potansiyelini, ailelerin ve cemaatlerin çocukların duygusal ihtiyaçlarını nasıl karşıladıklarını araştırmıştır. Araştırmaya 1. Ve 5.sınıflar arasında, değişen yaş grubunda (ortalama 9.45 yaş) 19’u erkek 1’i kız 20 çocuk katılmıştır. Çalışma beş hafta süreyle yapılmıştır. Bu çocukların ikisi okulda davranış bozukluğu sergilemiştir. Çocukların duygularını ifade eden kelime hazneleri ve insan yüzünün ifadelerini gösteren çizgisel eşleştirme durumları ön ve son testle ölçülmüştür. Duygularla ilgili kelimelerinin sayısını arttırmak, duygularını kişisel olarak ifade etmeleri ve müzikten zevk almaları için müzikle tedavi uygulanmıştır. Müzikle tedavi oturumları mutluluk, üzüntü, kızgınlık ve korku kelimeleri ve deneyimleri ile ilgili olarak düzenlenmiştir. Bunların yanında gurur ve hayal kırıklığı kelimeleri araştırmacı tarafından eklenmiştir. Gurur kelimesi çocukların kendilerini iyi hissetmelerini sağlarken, hayal kırıklığı, kızgınlık kelimesi kadar sert olmayan bir ifade içerdiği için çocuklar tarafından tercih edilmiştir. Çalışma sonunda mülakat yapılan bütün kişiler ölümle ilgili kaygı duyduklarını belirtip müziğin hayatlarında yer almasını desteklemişlerdir. Bütün sosyal servis çalışanları müziğin iyileştirme gücüne inandıklarını belirtmişlerdir. Çalışma süresince araştırmacı çocukların geleneksel çalgılar dışındaki çalgıları daha iyi kullandıklarını belirtmiş fakat bununla birlikte yerel müzik kalıplarını da kullandıklarını belirtmiştir. Filistin’deki politik sorunun kısa vadede çözülemeyeceği bilinmektedir fakat müzik, çocukların şu anki duygusal ihtiyaçlarına destek olmaktadır (Berhrens, 2008:77).

 

Türkiye’de Yapılan Bilimsel Çalışmalar:

Türkiye’de üniversitelere bağlı tıp fakültelerinde, özel hastanelerde ve özel merkezlerde fizik tedavi ve rehabilitasyon, kalp-damar cerrahisi, onkoloji, nöroloji, çocuk psikiyatrisi, psikiyatri, algoloji, dahiliye, kadın doğum vb. bölümlerde Türk Müziği ile tedavi çalışmaları başlamış ve bu çalışmalar büyük önem kazanmıştır. Günümüzde yapılan bilimsel çalışmalardan bazılarına aşağıda değinilmiştir. 2005-2006 yılları arasında indüksiyon uygulanan primipar gebelere travayda verilen eğitim ile dinletilen müziğin doğum sürecine etkisi adlı çalışmanın sonuçları şöyledir: Araştırmaya 40 deney, 40 kontrol grubu toplam 80 gebe katılmıştır. Deney grubundaki gebelere eğitim verilmiş, doğum ağrılarına iyi geldiği bilinen Rehavi makamındaki müzik birer saat arayla, her saatte 20 dakika olmak koşulu ile en az 6 kez dinletilmiştir. Kontrol grubundaki gebelere eğitim verilmemiş, müzik dinletilmemiştir. Müziğin gebelerin doğum ağrılarının endişe ve duyarlılığını azaltarak ağrının yarattığı sıkıntıların artmasında gecikmelere neden olmuştur. Araştırma sonucunda indüksiyon uygulanan primipar gebelere travayda verilen eğitim ile dinletilen müziğin doğum sürecine olumlu etkileri olduğu saptanmıştır. Ağlama, çığlık atma, yakınma deney grubunda ilk 3 saat boyunca hiç görülmemiş, kontrol grubunda giderek artan bir şekilde görülmüştür. Kendisine zarar verecek davranışlara deney grubunda hiç rastlanmazken kontrol grubunda 1. saatte davranış gözlenmemiş, diğer saatlerde ise gözlenmiştir. Deney grubundaki gebelerin %60’ı doğum öncesi müzik etkili olabilir derken, %92,5’i müzik dinletildikten sonra müziğin ağrılarının azalmasında olumlu etkisi olduğunu belirtmişlerdir (Ersanlı, 2007).

2007 yılında Ege Üniversitesi Hastanesi Onkoloji bölümünde kanser hastaları üzerinde müziğin kemoterapi yan etkilerine ve kaygı düzeylerine etkisi araştırılmıştır. Araştırmaya 30 deney ve 30 kontrol grubu olmak üzere toplam 60 hasta katılmıştır. Deney grubu kanser hastalarına damar yolu açıldıktan ve premedikasyonları (yaklaşık 10-15 dk.) bittikten sonra hastalardan rahat bir pozisyon almaları, rahatlamaları, müziği dinlemeleri istenmiş, kemoterapinin amacına ulaştığını hayal etmeleri konusunda cesaretlendirilmiş ve ardından hastalardan bütün dikkatlerini müziğe vermeleri istenmiştir. Daha sonra deney grubu kanser hastalarına kemoterapi tedavileri boyunca bir kulaklık aracılığıyla ile önceden seçilmiş sözsüz müzik dinletilmiştir. Hastaların takip eden 3 kemoterapileri boyunca sürecek olan tedavi sürecinde aynı tedavi ve aynı müzikler kullanılmıştır. Kontrol grubu hastalarına kemoterapi ile kombine edilen tedavi prosedürü uygulanmamıştır. Deney grubundaki hastaların kemoterapi yan etkileri ile müziğin etkileşimi istatistiksel olarak anlamlı bulunmazken (p>0.05), durumluk kaygı ortalama puanları ile müziğin etkileşimi anlamlı bulunmuştur (p<0.001). Deney grubundaki hastaların %76.67’si katılmış oldukları tedavi sürecinin yararlı olduğunu belirtmiştir. Bu hastalar müziğin dinlendirdiğini, rahatlattığını, huzur verdiğini, hoşlarına gittiğini, mutlu ettiğini, zevk verdiğini, kendilerini özel ve önemli hissettirdiğini, dikkatlerini hastalıktan, tedaviden ve ortamdan uzaklaştırdığını, hayal kurmalarına yardım ettiğini, ortamı daha katlanır duruma getirdiğini belirtmiştir (YILDIRIM, 2007:37). 2007 yılında Gazi Üniversitesi Algoloji Bölümünde başlatılan çalışmada ağrılı hastalarda Türk Müziği ile tedavinin etkinliği araştırılmıştır. Araştırmaya bel, boyun ve baş ağrısı çeken 20 hasta katılmıştır. Hastalara terapi öncesi ve sonrası ağrı derecesi sorulmuş ve ağrı şiddeti ( 0 ile 10 arasında) verbal numerik skala (VNS) ile değerlendirilmiştir. Hastaların ağrı dereceleri arasında müzikle tedavi öncesi ve sonrasında anlamlı bir fark çıkmıştır. Ayrıca terapi öncesi ve sonrasında hastaların ACTH ve kortisol stres hormon düzeyleri incelenmiştir. Hormon testlerinde de müzikle tedavi sonrasında anlamlı olarak azalma (%40) tespit edilmiştir (Babacan,vd. 2008).

 

Gazi Üniversitesi çocuk psikiyatrisi bölümünde 2007 yılında başlatılan çalışmada, otizm bozukluklu 6-15 yaş grubu aralığında 10 çocuk ve ergene ayda bir kez, beş saat uygulanan müzik terapi seanslarının otizmin şiddeti ve sözel iletişim, sosyal etkileşim, davranış alanlarına yönelik etkinliği ve terapiye nörohormonal yanıtlar araştırılmıştır. Çalışma sonuçları, müzik terapisinin hiperkinezik hareketliliği ve basmakalıp-yineleyici davranışları azalttığını; karşılıklı sosyal etkileşimi ve sözel iletişimi arttırdığını ortaya koymaktadır. Yine terapi sonrasında ÇODÖ ile değerlendirilen otizm belirtilerin şiddetinde anlamlı azalma saptanmıştır. Terapi öncesi ve sonrası hormon düzeyleri karşılaştırıldığında; kortizol, ACTH, adrenalin ve noradrenalin düzeyleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmamıştır (Güney, 2009). Gazi Üniversitesi ve TUMATA (Türk Müziği Araştırma ve Tanıtma Grubu) işbirliği ile yapılan her iki çalışmada (ağrılı hastalar ve otizm bozukluklu çocuk ve ergenler) da aktif ve pasif müzikle tedavi uygulanmaktadır. Terapinin ilk bölümü olan aktif müzikoterapide “Baksı Dansı” adı verilen hareketlerle Türk Müziği enstrümanları ile yapılan müzik eşlik etmektedir. İkinci bölümde ise hastalar genellikle oturarak veya uzanarak rahat bir pozisyonda doğaçlama olarak seslendirilen Türk Müziği’ni dinlemektedirler. İcra edilen müzikte su sesi eşliğinde ney, rebap, çeng, ud, dombra, rebab vb. Türk Müziği Çalgıları kullanılmaktadır (Uçaner, 2008:38).

 

Sonuç ve Öneriler:

Yukarıda da görüldüğü gibi müzikle tedavinin insan yaşamındaki olumlu etkileri ve katkıları yadsınamaz. Bu alanda özellikle Avrupa, Amerika ve Güney Amerika ülkelerinde lisans ve yüksek lisans düzeyinde müzikle tedavi eğitimi verilmekte, dernekler kurulmakta, bilimsel konferans ve kongreler düzenlenmektedir. Bu ülkelerde müzik terapisi önemli bir meslek olarak kabul edilmekte, terapistler kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmaktadırlar. Türkiye’de de binlerce yıllık bir geçmişi olan Türk Müziği ile tedavi geleneği gelişmiş ülkelerden alınacak örnekler ile birleştirilmeli ve bu alanda akademik eğitimler verilmelidir. Bu alanda gelişmekte olan ülkelerin yaptığı gibi (Mısır, Letonya, Japonya vb.) Türkiye’den de müzikle tedavi eğitimi almaları için yurt dışına öğrenciler (tıp, müzik, psikoloji vb.) gönderilmelidir. Müzikle tedavi konusunda ilerlemiş ülkelerden İngiltere örneğinde olduğu gibi (müzikle tedavi yönteminin iki öncüsü olan konser viyolonselcisi ve piyanist Alvin ve Nordorf’un yaptığı gibi müzik terapisine müziksel temelli yaklaşmışlardır) Türkiye’de de profesyonel müzisyenlerin bu konuya ilgisini çekmekte yarar vardır. Bu alanda tıp, psikoloji, sosyoloji vb. alanlardan ilgili kişilerin bu konuda çalışma yapmaları faydalı olduğu gibi müzikle tedavi, müzik temelli bir yöntem olduğu için özellikle müziği ve etkilerini iyi bilen profesyonel müzisyenlerin bu konuyla ilgilenmeleri faydalı olacaktır. Yapılan çalışmalarda da görüldüğü gibi müzikle tedavi uygulamaları doğal felaketler, ikilim değişiminin yol açtığı rahatsızlıklar, ruh sağlığı, psikolojik travmalar, kişilik bozuklukları, engellilerin yaşam kalitesini arttırma , yaşlıların toplumla bağlarının kopmaması, onkoloji hastalarının tedavi seanslarının daha etkili olması, ağrının etkisinin azaltması, suçluların topluma kazandırılması gibi konularda etkili ve faydalı olmuştur. Müziğin insanların günlük hayatındaki yeri ve önemi bilinmektedir ve bundan sonra da daha etkili, bilinçli bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilmesi için bilimsel çalışmalar yapılmalıdır.

 

KAYNAKÇA

1. AK, S. (2006). Müzikle Tedavi, Özener Yayıncılık, Ankara.

2. ALMAAS, B.(2008). “Music Therapy Education in Norway and its Development

During the Last 30 Years”, XII Congreso Mundial de Musicoterapia 2008, Libreri’a

Akadia Editorial, 22-26 July Argentina, 98-100

3. BABACAN, A., ALCALİ,D. (2008), Ağrı Hastalarında Müzikoterapinin Etkinliği,

Gazi Üniversitesi, Yayınlanmamış Makale, Ankara.

4. BABACAN, Ş. (1998), ”Türkiye’de Ruh Hastalıklarının Tedavisinde Müziğin

Rolünün Müzik Eğitimi Açısından İncelenmesi ve Yorumlanması, Gazi

Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara.

5. BERHRENS, G.(2008),” Understanding The Emotional Coping Needs Of

Palestinian Children Through Music Therapy”, XII Congreso Mundial de

Musicoterapia 2008, Libreri’a Akadia Editorial, 22-26 July Argentina, 77-80

6. DAVID,L, (2008). “The State of Music Therapy in the Western Region of the

United States”, Voices: A World Forum for Music Therapy. Retrieved April 13, 109.

7. UÇANER,B.,TUFAN,E.(2008),” History And Current Applications of Turkish

Music Therapy”, XII Congreso Mundial de Musicoterapia 2008, Libreri’a Akadia

Editorial, 22-26 July Argentina.

8. COBAN, A. (2005). Avrupa ve Türk İslam Medeniyetlerinde Müzikle Tedavi,

İstanbul: Tavaslı Press.

9. COLOMBE, C. (2006). Müziğin İnsan ve Hayvanlara Etkisi, Ankara: Özener

Yayıncılık.

10. DOĞAN, B. (2006). Avrupada Müzikle Tedavi, İstanbul: Ezgi Yayıncılık.

11. EL-SAADED,A, (2005). “Music Therapy in Egypt”. Voices: A World Forum for

Music Therapy.

12. FERRARI, K., SANCHEZ,V (2003).” Music Therapy in Argentina”. Voices: A

World Forum for Music Therapy. Retrieved April 13, pp,109.

13. FELICITY,B.,CAROLYN,J (2006).” The Effect of Music Therapy Services on

Classroom Behaviours of Newly Arrived Refugee Students in Australia–A Pilot

Study”, Emotional & Behavioural Difficulties, v11 n4 p249-260 Dec 2006.

14. ERSANLI, C. (2007), “İndüksiyon Uygulanan Primipar Gebelere Travayda

Verilen Eğitim İle Dinletilen Müziğin Doğum Sürecine Etkisi, Marmara

Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

15. GENCEL, Ö. (2006). Müzikle Tedavi, Kastamonu Eğitim Dergisi Cilt: 14 No: 2,

Sayfa: 697-706

16. GUNEY, E.,İŞERİ,E., GÜVENÇ,O.,(2009),”Otistik Bozukluklu Çocuklarda Müzik

Terapisi”, Ulusal Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kongresi, 14-17 Nisan

2009, Antakya.

17. OKAZAKI., S.,MAIYS.,S(2003),” Music Therapy in Japan “, Voices: A World

Forum for Music Therapy.

18. OYAOĞLU, N., UCAN, O., PEHLİVAN, S., BUYUKHATİPOĞLU, H., SAVAŞ, C.,

GULSEN, M. (2006), “Listening to Turkish Classical Music Decreases Patients’

Anxiety, Pain, Dissatisfaction and the Dose of Sedative and Analgesic Drugs

During Colonoscopy: A Prospective Randomized Controlled Trial, World Journal

of Gastroenterology, Chine.

19. KEMPER, K.,HAMILTON, C., MCLEAN .,T., LOVATO ,A (2008), “Impact of

Music on Pediatric Oncology Outpatients” Wake Forest University School of

Medicine, Winston-Salem, North Carolina, Pediatric Research:Volume 64(1)July

2008,pp 105-109

20. LAGZDINA, V.(2008), “One of The Newest Proffessions in Latvia”, XII Congreso

Mundial de Musicoterapia 2008, Libreri’a Akadia Editorial, 22-26 July Argentina,

356-358.

21. MARISTELA,S (2003). “Music Therapy in Brazil “, Voices: A World Forum for

Music Therapy. Retrieved April 13, s,109.

22. MİCHELLE,H. (2006). “Music Therapy in the United States”. Voices: A World

Forum for Music Therapy

23. VASCONCELO, M.(2008).” The MusicAR Project: Hip Hop Culture With

Institutionalized Adolecents, XII Congreso Mundial de Musicoterapia 2008,

Libreri’a Akadia Editorial, 22-26 July Argentina, 395-399

24. UCAN, A. (2000). Türk Müzik Kültürü, Ankara:Masaüstü Yayıncılık.

25. ÖZÇEVİK, A. (2007), Müzikle Tedavi ve Öğrenciler Üzerindeki Terapik Etkileri,

İstanbul Teknik Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi.

26. SOMAKCI, P. (2003). Türklerde Müzikle Tedavi, Erciyes Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü Eğitim Dergisi. No: 15

27. SİNA,İ.(2004). Musıki , İstanbul: Çınar Yayıncılık.

28. TURABİ, A. H. (2005). Gevrekzade Hafız Hasan Efendi ve Musiki Risalesi,

İstanbul: Rağbet Yayıncılık.

29. http://www.tumata.com/muzikterapi.aspx ( 10.07.2007).

30. YILDIRIM, G.,GÜRKAN,A.(2007),”Müziğin, Kemoterapi Yan Etkilerine ve

Kaygı Düzeyine Etkisi”, Anadolu Psikiyatri Dergisi 2007

 

 

[fblike]

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir